7.5.10

Hatasız Federasyon Olmaz


Önce Süper Lig'e çıkmak için oynanacak olan play off maçları Kasımpaşa ve Ali Sami Yen'de oynanacak diye resmi açıklama yapıldı TFF'den. Ben de bunun ne denli yanlış bir karar olduğunu vurguladım.

Bu açıklama sonrasında Karşıyaka taraftarları bir açıklama yayınladı, duydukları kaygı hakkında.

Gelen tepkiler ve çağrılar sonrasında TFF yaptığı saçmalığı (evet saçmalık) farketmiş olacak ki, yeni bir açıklama yaparak maçların oynanacağı stadlardan Kasımpaşa'yı çıkartarak, Olimpiyat Stadı'nı dahil etti.

Ne diyelim, geç olsun güç olmasın..

6.5.10

Bile Bile Lades


Türkiye Futbol Federasyonu, Bank Asya 1.Lig Yükselme Grubu maçlarının 17, 20 ve 23 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Sami Yen stadyumlarında oynanmasını kararlaştırdı. TFF Yönetim Kurulu tarafından sezon başında statüsü değiştirilerek tek devreli lig usulü ile oynanması kararlaştırılan Yükselme Grubu maçlarına 2009-2010 sezonunda Bank Asya 1.Lig'i 3,4,5 ve 6. sırada tamamlayan takımlar katılacak. Tek devreli lig usulünü lider olarak tamamlayan ekip, Turkcell Süper Lig'e yükselen 3. ve son kulüp olacak.


Haber TFF sitesinden alıntı. Öncelikle, yaşadığım şehirde tam da sezon bitti derken, bir turnuva yapılacak olması gayet keyif verici. Onun dışında, bu organizasyonun play off maçları olması ayrı bir heyecanlandırıyor insanı. Zira, bu ülkede Türkiye Kupası dahil hiç bir turnuva bu kadar keyif veremez tarafsız izleyen kişiye. Hangi play off olduğunun heyecan anlamında çok önemi yok benim için. Bank Asya'ya çıkma maçları da olsa aynı keyif, Süper Lig'e çıkma maçları da.. Ama, tuttuğum takımın bulunduğu lige gelen takım elbette daha bir merak uyandırıyor bünyede...

Madalyonun bir de öbür yüzü var lakin... Bu sezon inanılmaz bir ivmeyle tırmanışa geçen Karabükspor zaten haftalar önce yerini aldı diğer yolcuları beklemeye başladı. Bu hafta, 2. yolcu da belli olacak. İki aday var direk Süper Lig'e gidecek araç için ayrılan son bilete... İzmir'den Buca ve Adanaspor. Hangisi kapar bileti bir tahminim yok. Ama, gidemeyen İstanbul aktarmalı gitmeyi deneyecek Süper Lig'e, bu kesin... Play off için geriye kalan 3 takım da Altay, Konya ve Karşıyaka... Evet Karşıyaka...


Yıllardır direkten dönen, hep "artık gelsin de ortalık renklensin" diye anılan takım Karşıyaka... Geçen sezon yine direkten dönmüştü. Tam da direkten dönerken, ben de oradaydım. Kasımpaşa tribününden izledim maçı. Hatta o zamanlar yazmakta olduğum esesim sitesinde maç yazısı da yazmıştım. Maçta 1-0 önde giden Karşıyaka son dakikalarda yediği golle önce uzatmaya, uzatma yediği golle de evine döndü... Moraller bozuktu maç sonunda ister istemez. Tatsız olaylar oldu. Ama öyle böyle değil, sahaya 200 civarında Karşıyaka taraftarı girdi öfkesini tutamayarak... Hatta sonrasında yanlış hatırlamıyorsam 5 maç seyircisiz oynama cezası aldı. Bunun semeresini epey çektiler yani...

Yazının başındaki habere dönecek olursak, play off maçları İstanbul'da yapılacak bu sezon. Hem de, Ali Sami Yen ve Kasımpaşa stadlarında... Evet Kasımpaşa! Federasyon bu kararı verirken Karşıyaka'nın play off oynaması kesinleşmişti. Şimdi, her play off zamanı olduğu gibi binlerce Karşıyakalı İstanbul'a gelmeyecek mi? Geldiğinde Kasımpaşa'da oynanan bir maçında takımını desteklemeye gitmek istemeyecek mi? Peki, Kasımpaşalılar bu esnada nerede olacak? Evet, onlar da gidecek maçlara... Şimdi, bu maçlardan birinden önce yada sonra en ufak bir olay olduğunda, bunun sorumlusu Kasımpaşalı taraftar mı, Karşıyakalı taraftar mı yoksa maçların oynanacağı stadları hiç hesap, kitap yapmadan yangına körükle gidercesine belirleyen Federasyon yetkilileri mi?



2.5.10

Flashback


Yine yenildiğimiz bir maç sonrası, bilgisayarımda eski fotoğrafların olduğu klasörü açtım.. 768 fotoğraf birikmiş yıllar içinden derlenen. Tek tek baktım, hepsini ayrı ayrı yaşadım yeniden... Nerelere yükselmiş, ne dipsiz kuyulara düşmüşüz...


Henüz Türkiye 1. Ligi, İstanbul dışında bir şehirden takımı bünyesinde barındırıyor olma fikrine adapte olamamışken, şampiyonluğu tam 3 defa kaçırmışız, hele ki 2 tanesi 3'er puanla... Sonrasında o zamanın Fuar Şehirleri Kupası'nda (Uefa Avrupa Ligi'ne tekabül eder günümüzde) Sevilla'yı elemişiz son 10 dakikada gelen 3 golle... Öyle ani, öyle sert bir etki oluşmuş ki, Eskişehirspor, karşısında dikilecek bir güç bulamadığından, adeta bir şimşek gibi görüntüsüyle, gürültüsünü yarıştırmış sahada...

Aradan yıllar geçerken istediğimiz gibi gitmemiş işler. Direksiyon başında uykuya dalan otobüs şoförü gibi çıkmışız yoldan, hem de içinde binlerce yolcusuyla! Şampiyonluk yolundan çıktığımız yetmezmiş gibi şarampole yuvarlanmışız bir de...

Yılar yılları kovalarken biz çakılıp kalmışız düştüğümüz çukurda. Çoğu bugün kulübü kapatmış, bir kısmı amatör kümede, bir kısmı alt liglerde orta sıralarda oynayan takımlara karşı 20 bin kişi tezahürat yapmışız Avrupa'da kupalara yürür gibi.. Gün gelmiş kapasitenin üzerinde taraftar almaktan ceza almış, bir nevi deliliğimizi tescillemişiz... O yıllarda Eskişehirspor forması giyen futbolcular hayatları boyunca belki hiç 1. Lig'de bir takımda oynamadı, ama o taraftar sayesinde 1. seviyede taraftar karşısında çıktı sahaya her biri...

2. Lig'e (!) çıkabilmek için final maçına gittik on binler olup... Ankara'daki tarihi Cebeci Stadı kapasitesini ilk defa dolu gördü yıkılma arefesinde...

Sonrasında, birden bire nasıl olduysa uyandık o derin uykudan. Yolumuzdan, hiç sapmak istemediğimiz hedefimizden çok uzaklaştığımızı gördük. Ancak, biz o uykudayken bile yolumuza devam ettik rüyalarımızda. Yıllarca ürküttüğümüz rakiplerimize biraz gırgır, çoğu zaman ciddi mesajlar yolladık bizi unutmasınlar diye... Unutmak istediler, geri dönmemizi istemediler... Ama döndük!


inönü'yü yaktık Süper Lig'e dönerken... Yıllar önce olduğu gibi İstanbul'dan başladı yine devrim!

Şimdi, yüzümüze soğuk su çarptık ve kendimize geldik... Artık geçmişten çıkardığımız dersler var. "Sürekli kazanan takımlar, kaybedince normalden daha büyük zarar görür" klişesi vardır mesela. Biz kaybetmeyi öğrendik; dibe vurmadan yükselemezsin derler, biz dibe vurduk ve yükselmeyi öğrendik sonrasında. Ya da hor görmemeyi öğrendik, zor duruma düşen rakiplerimizi, başarıya bir adım kala tökezleyen takımın taraftarlarını... Büyük konuşmamayı öğrendik; düşmeyiz, kaybetmeyiz gibi kelimeleri sildik kafamızdan, onun yerine "Düşsek de, yenilsek de büyük bir yumruk olarak yerimizi almaya devam edeceğiz" cümlesini kazıdık beyinlerimize...

Vaktidir artık... Önce istikrar, sonrasında başarı bekliyor bizi. Başarı dediysem öyle, ligi 2. bitirmek, Avrupa'da tur atlamak falan değil... Egale edilen başarılar ancak tebessüm oluşturur yüzlerde. Bunca senedir bekleyen binlerce Esesli, tebessüm değil gülmek, sevinç çığlıkları atmak ister artık haklı olarak!

Köşe Bucak

1.5.10

Tribün Ayrıntıda Gizlidir

Maç başlamadan saatler önce Bostancı'daydı yaklaşık 100 kadar Eskişehirspor taraftarı... Biraların sayısını bilmiyorum ama mekan sahibini bir haftalık tatile çıkaracak kadar çoktu, buna eminim! Maça 2 saat kala stada doğru hareket etmek gerekiyordu, kalkıp Bostancı Tren Garı'na geçildi ve banliyö beklerken besteler söylenmeye başladı... Karşımızdan gelen güvenlik görevlisi, gelecek trenin ilk vagonunu bize tahsis edeceğini söyleyerek bize jest yapmış gibi görünse de taraftarın görüntüsünden ve gürültüsünden çekinmişti...

Akabinde, tren içinde, hayatım boyunca almadığım keyiflerden birini yaşadım. Videolarına ulaşınca paylaşacağım. Bize rağmen vagonda kalmayı tercih edenler ellerinde telefonlar kameraya çekiyorlardı... Espana, Şinanari, ve diğer klişeleşmiş tüm bestelerin yanında resmiyete henüz yeni dökülen Milan kardeşliğine dair tezahüratlar...

Maçtaki oyunu ve detayları bi kenara bırakırsak, dakika 65'te yaşadığım onur bana her şeyden büyük haz ve gurur verdi... Skor 2-0 aleyhimizde ve kötü bir futbol varken tüm stada, bizi izleyen tüm rakiplerimizle alay eder gibi, son ses şinanari yaparken telefonuma o esnada Fenerbahçe tribünlerinden maçı izleyen bir arkadaşımdan mesaj geldi. Dokunmadan aktarıyorum : " İşte taraftar bu, helal olsun Kırmızı Şimşekler'e!" Bundan öte bir duygu yaşatamazdı kimse bana bugün... Evden hasta olduğum için sadece alkışla destek vermeyi düşünerek çıktığım maçta, tam da bu mesajdan sonra sesim kısılırcasına haykırdım : " Yenilsen de yensen de taraftarın seninle...."