15.10.12

Altın Ayaklar

Doğduğun ülkeyi, şehri, mahalleyi seçemezsin. Hatta akıl yaşın yetene kadar yaşamını dahi yönetemezsin. Yaşın yavaş yavaş ilerler, bir süre sonra çevrende olup bitenleri algılamaya başlar beynin. Gözlem yaparsın önce; neyi neden yaptığını sorgularsın insanların. İdrak ettikçe biraz taklit, biraz içgüdü derken hayatın içinde bulursun kendini. On sekiz yaşına geldiğinde ise, artık sen yasalar karşısında yetişkin bir bireysin ve fikirlerin değerlidir artık. En azından doğarken seçme şansın olmayan yerlerin kimler tarafından yönetileceğine karar verecek kadar değerlisin. Başlangıç için yeterli gelir bu güç sana. Zira, iki üç yıl öncesine kadar kapısının önünde top oynamandan rahatsız olan mahalle muhtarı birden bire seni gördüğü yerde hal - hatır sormaya başlar. Çünkü artık hedef kitlesi olmuşsundur!

Mahalle muhtarının hedef kitlesi tam da; kapısının önünde top oynayan, gündelik alış verişini bakkaldan yapan, köşedeki berberden tıraş olan o "dünkü çocuklar"dır. Çünkü en çok onlar sahip çıkar mahallesine hizmet etmiş ve etmeye hazır bir muhtara. Ayda yılda bir akraba ziyaretine gelen, işi gereği o mahallede gün boyu zaman geçirip akşam aşağı mahalledeki evine dönen insanlar değil.

Keza, belediyenin hedef kitlesi de bağlı bulunduğu coğrafyada yaşayan, oraya ait insanlar olmalıdır şüphesiz. Fakat, son günlerde Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, bağlı bulunduğu belediyede, şehirde yaşayan insanlarının manevi açıdan rahatsız olduğu bir çalışma içine girdi: "Altın Ayaklar". Her ne kadar çıkış noktası oldukça iyi niyetli ve bir saygı duruşu niteliğinde olsa da, detayları doğru hesaplanmadan atılmış bir adım olduğu kanısında tüm şehir hemfikir. Vefa gösterdiği seçilmiş 50 futbolcunun ülke çapındaki sportif geçmişi tartışma götürmez elbette. Ancak, bu vefayı gösterecek kişi veya kurum yerel bir yönetim olmalı mıdır gerçekten? Ya da şöyle soralım; bir şehir belediyesi, sportif geçmişi olan kişiler için bir vefa organizasyonu yaparken kimleri, hangi kriterlere göre almalı listeye? 

Listede göze batan isimlerden bir çoğu tüm kariyerini İstanbul takımlarında futbolculuk yaparak geçirmiş insanlardan oluşuyor. Bahsi geçen futbolcular, forması altında oynadığı kulüp tarihinde değerli kişilerdir. Buna da şüphe yok. Ancak hiç biri Eskişehir'de yaşamamış, iş yapmamış; turistik geziler veya bünyesinde bulunduğu takımlarla deplasman maçlarına gelmek dışında Eskişehir ile uzaktan yakından alakalı olmamış kişiler. Peki, bu durumda nüfusunun ezici çoğunluğunun Eskişehirsporlu olduğu bir şehirde nasıl bir beklenti kurgulanmış ki bu çalışma gerçekleştirilmiş? Yalnızca Eskişehirspor tarihinden dahi 50 isim rahatlıkla çıkabilecekken, örneğin ülke futbol tarihinde Anadolu'dan ilk büyük başarıyı yakalamış Eskişehir Demirspor gibi bir takım yok sayılmışken nasıl bir düşünce yapısı yalnızca son on yılda bir İstanbul takımında profesyonel imza karşılığı futbol oynamak dışında ülkeye bir katkısı olmamış, akabinde olaylı bir şekilde kulübünden ve dahi ülkeden ayrılmış bir futbolcuya vefa gösteriyor? Ezcümle, bu işte bir yanlış var.

Eskişehir'de Eskişehirspor yalnızca bir kaç genç adamın değil, tüm semtlerin, tüm mahallelerin kanına işlemiş bir kültürdür. Maç günü evin balkonuna siyah kırmızı bayrak asan, maça giden oğlunun ardından radyodan maçı takip eden ve yenilgi sonrası teselli olur belki diye oğluna en sevdiği yemeği yapmaya koyulan annelerin takımıdır Eskişehirspor. Endüstrileşmiş futbol döngüsüne inat, yolda gördüğü futbolcuları isteksiz oyunundan dolayı eleştiren amcaların takımıdır Eskişehirspor. 

...ve kimsenin birbirine hangi takımı tuttuğunu sormadığı şehirdir Eskişehir.

Belediyecilik tarihinde hizmet eden kimseyi yüz üstü bırakmamış, illaki ödüllendirmiş bir şehirde ikinci defa belediye başkanlığı görevine gelmiş; ömrünün tamamına yakınını doğup büyüdüğü Eskişehirde geçirmiş Dt. Ahmet Ataç'ın bu projesi ne yazık ki, büyük bir talihsizlik. Projeyi gözden geçirmesi ve daha yerel bir hale getirmesi kendisi adına da ekip arkadaşları adına da doğru olacaktır. Zira Eskişehir popülizmin değil, değerlerinin peşinden gitmeyi kendine düstur edinmiş insanların yaşadığı bir şehirdir.






(Bahsi geçen organizasyonun detayları için tıklayın.)