Geçen sezondu, puan tablosu adına o kadar önemi olmasa da, taraftarın maneviyatı için büyük önemi olan bir maçtı. 3-1 yenildik. Yenildik ama yenilirken attığımız gol sonrasında tribünde yerini alması resmi kurumlarca engellenmiş taraftara armayı öperek armağan etmişti. Adem Sarı'nın bu hareketi beni maçtan koparmıştı. Yenilmek kimin umurumda o saniyeden sonra...
Bu sezon iç sahada Sivasspor'la oynuyoruz. 1-1 girilmiş son dakikaya kadar. Serbest vuruş için kavga eden iki oyuncu, ısrarıyla topu kazanan Pele. Topun gerisinde duruşu ve öz güveniyle tribünde gol pozisyonu almamızı sağlamıştı. Nitekim inatçılığından golü çıkarmış ve maçı bitirmişti. Gol sevincini gözünden akan yaşlarla yaşamış ve yaşatmıştı. Hırsın, isteğin göstergesi, takımına olan bağlılığın sembolü o damlalar yüzümüzü iki kat güldürmüştü.
Yine bu sezon, hatta geçen hafta. Yine bizim için yasaklı o maç. Yine sessizliğimizle oradayız. Bu defa öne geçiyoruz Batuhan'ın attığı golle. Gol sevincinde yine formamız var. Batuhan'ın üzerinden çıkarıp yere koyduğu ve armanın, formanın önünde saygıyla eğildiği o fotoğraf. Maçın skoru yine önemsiz. Kaybedilen 2 puan "tüh"den öteye üzmüyor kimseyi.
Ve bugün, güçlü bir rakip önünde tam da öne geçmişken inanılmaz iki hata, geriye düşmüşüz. Hatayı affetmeyen hoca Diego'yu kenara almış. Hatasının farkında olan Diego hırsını tıpkı Pele'nin attığı gol sonrasında olduğu gibi bu defa kederden gözyaşıyla dışa vuruyor. Zorunluluk yüzünden televizyondan izlediğim maç benim için o görüntüde bitti. Aklım yedek kulübesindeydi çünkü.
Maçı birlikte izlediğim arkadaşım Diego'nun ağladığını görünce "Ne kadar duygusal oyuncularınız var böyle" dedi yarı şaka yarı ciddi.. Düşündüm biraz, hak verdim bu samimi yoruma ve sonra aklıma bir çırpıda bu ayrıntılar geldi. Kazanmışız kaybetmişiz kimin umurunda, bize bu hisleri yaşatan, gururlandıran oyuncular olduktan sonra...
Duygusal takımız vesselam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder