1.2.11

1-0 Oldu, Bizim Oldu




Ankara'dan mutlu ve umutlu ayrılan taraftar 9 gün sonra takımıyla yeniden buluşuyordu. Bu sefer sahamızda Konyaspor'u ağırlıyorduk. Kimse galibiyet dışında bir şey düşünmüyordu. Hatta taraftar forumundaki tahmin yarışmasında bile sadece 1 kişi mağlup olacağımızı, 12 kişi berabere kalacağımızı düşünüyordu. Kendimize bu kadar güvendiğimiz bir maç daha hatırlamıyorum. Aslında iç sahada herkesi dize getirebilen bir Eskişehirspor ile deplasmanda sadece bir galibiyeti bulunan Konyaspor karşılaşıyordu, normal olan galibiyeti düşünmekti ama senelerdir en olmadık maçları kaybetmeye öyle alışmıştık ki pozitif düşünmek bile anormal gelebiliyordu.

Normalde kapalı tribünde maç izlerim, ancak bu sefer tribün bir saat öncesinden dolmuş. Ben de mecburen açık tribüne gittim. Kar yağmaya başladı. Açık tribünün tecrübeli taraftarları birbirlerine kaç kat giyindiklerini, içliklerini, çoraplarını anlatıyorlardı. Soğuk havaya önlem alınabiliyordu belki ama ıslandıktan sonra insanın ayak damarlarını donduran o beton zemin bizi gerçekten zorluyordu.

Açık tribün soğuk havaya ve kara rağmen normal doluluğuna ulaşmıştı. Kapalı tribün tıklım tıklım doluydu. Maçın pazartesi günü oynanmasına ve buz gibi havaya rağmen 80-90 kadar Konyasporlu da takımını yalnız bırakmamıştı. İlk yarıdaki maçta bizi çok iyi ağırlayan ve birlikte centilmen görüntüler sergilediğimiz Konyaspor taraftarını "Hoşgeldiniz" diyerek karşıladık. Onlar da bizleri alkışladılar. Ancak ilk yarının sonunda saha kenarında daracık kıyafetler giyip zar zor yürüyen ve bu soğukta yevmiyesini kazanmaya çalışan Twigy ve Eses Bonus Maskotlarına kar topu atılmasıyla, zaten her zaman barut gibi olan açık tribünün sağ tarafı hareketlendi. Küfürleşmeler, sataşmalar yaşandı. Yine de çok fazla bir olay olmadan maç bitti. Ben bu yazıyı yazarken onlar da otobüslerinde efkarlı besteler mırıldanıp düşmeme hesapları yapıyorlardır.

Gelelim maçın teknik analizine. Ivesa-Sezgin-Diego-Safet-Volkan-Pele-Alper-Burhan-Sezer-Tello-Ümit ilk 11'i ile sahadaydık. Geçen haftadan farklı üç isim vardı yani. Pele yine ön liberoda tek başınaydı, Alper onun biraz önünde orta sahanın ortasındaydı. Tello sağ, Burhan sol açık oynarken Sezer de Ümit'in arkasında yer alıyordu. Geçen haftaya göre biraz daha statik bir orta sahamız vardı diyebilirim.

Maçın ilk 10 dakikasında neye uğradığımı şaşırdım. Konyaspor bizim bölgemizde inanılmaz bir baskı oluşturmuştu. Hakan'ın yazısında da belirttiği gibi bunu bekliyorduk, ama kendi adıma ben bu kadarını tahmin etmiyordum. Bu süre zarfında Konyaspor birkaç pozisyon girişiminde de bulundu ancak başta Diego olmak üzere defansın yerinde müdahaleleri ile bu tehlikeler fazla büyüyemedi. Daha sonra üzerimizdeki baskı azaldı ve topu oyuna daha iyi sokmaya başladık. Sezer, Ümit, Burhan ile pozisyonlara girdik ancak son vuruşlarda beceriksizdik. İlk yarının ortalarında oyunun kontrolü artık tamamen bizdeydi. Kanatlardan güzel bindirmeler, ortadan güzel verkaçlarla kaleye ilerlemeye çalışıyor, zaman zaman başarılı olsak da çoğu kez Konyaspor'un faulleri veya pas hataları-top kayıpları yüzünden başarılı olamıyorduk.

İkinci yarı takım durağanlaşmıştı. Tabi bunda soğuk hava, ıslak zemin, hafif hafif kendini hissettiren yorgunluk ve Konyaspor'un sert oyunu ve yine Konyaspor'un oyunu soğutmaya yönelik hareketleri etkiliydi. Konyaspor ikinci yarıda Eskişehir'e beraberlik için geldiğini iyiden iyiye belli etti. Yerden kalkmayan, taç dahil her türlü atışı geciktiren futbolcular, yapılan sert fauller ve bunlara çanak tutan Mustafa Kamil Abitoğlu oyunu çıkmaza soktular. Tek forvetle gol atmamız zor gözüküyordu, ve Bülent Uygun Batuhan'ı sahanın en vasat isimlerinden Burhan'ın yerine aldı. Sezer sol açığa geçti, Alper biraz daha ofansif oynamaya başladı. Batuhan sahada dikilse bile defansı meşgul edebilen bir cüsseye sahip. Keza yine öyle oldu ve biraz daha etkili olmaya, defansta boşluklar bulmaya başladık. Bu sırada yorulan Alper'in yerine Bülent Ertuğrul girdi. O girince Pele Alper'in bölgesine, Bülent de Pele'nin bölgesine kaydı. Bu sırada Konyaspor da atak yapmayı hatırlayıp birkaç pozisyona girdi. Bu sırada yorulan Tello'nun yerine Serdar Özbayraktar girdi. Girdikten bir dakika sonra da sağ kanattan bir serbest vuruş kazandırdı. Bu serbest vuruşu Pele kullandı, Diego çok güzel bir kafa vurdu; Konyaspor kalecisi topu güç bela çıkardıysa da Sezer Öztürk tekniğinin yanında fırsatçılığının da olduğunu gösterdi ve bu sezonki 4. golünü attı. 84 dakika boyunca defalarca sakatlanan Konyasporlu oyuncular birden dirilmişlerdi sanki. Üzerimize gelmeye çalıştılar, ancak arkada çok boşluk bıraktılar. Bu bölümde birkaç yüzde yüzlük gol kaçırdık. Sonuçta maçı 1-0 kazanmış olduk.

Oyuncuları tek tek değerlendirecek olursak:


Ivesa: Fazla iş düşmedi ancak 2 tane çok kritik hata yaptı, birinde top üstten auta çıktı, ikincisinde topu yine kendisi kontrol etti. 367 dakika ve 4 resmi maçtır kalesini gole kapayan bir kaleci olarak bizleri hala tedirgin ediyor.
Sezgin: Birkaç pozisyon dışında hatası yoktu, onda da kademesinde Diego vardı zaten. Hücumda biraz daha etkili olması gerekiyor. Tello ile iyi anlaştılar.
Diego: Ayrı bir yazı konusu. Her gün bizi biraz daha mest ediyor. Her kademede, her hava topunda o var. Topu oyuna o sokuyor. Takım hücumda sıkışınca uzaktan şut çekiyor. Sadece "Maşallah
Safet: Bildiğimiz Safet. Basit ama garanti oynadı. Takımda Diego'yu en iyi tamamlayan oyuncu. Hatasızdı.
Volkan: Geçtiğimiz haftalarda Erkan ile oynamaya alıştığı sol kanatta Burhan'ın oynamasıyla pas alışverişlerinde biraz sorun yaşasa da defanstan seken birkaç topa ve Tello'nun kornerden açtığı ortaya iyi vurdu. Erkan'ın dönüşüyle daha iyi olacaktır.
Pele: Geçen haftadan daha iyiydi ve o haftaki hatalarını tekrar etmedi. Diego ile uyumları iyiydi. Orta sahada iyi top dağıttı. Ayrıca goldeki ortası ve Batuhan'ın kaçırdığı goldeki ara pası çok güzeldi. Kafasını futbola verdiği belli oluyor.
Alper: İlk yarıdaki Alper bence tartışmasız sahanın en iyisiydi. Çok iyi top taşıdı. İkili mücadelelerde hep ayakta kaldı, çok kritik toplar çaldı, güzel paslar attı. Bir pozisyonda Ümit Karan'a atmaya çalıştığı topu kaleye çekseydi belki de gol atacaktı. 60. dakikadan sonra fiziksel olarak düştü. Güçlenmeye ve tecrübeye ihtiyacı var.
Burhan: Geçen haftaki gibi etkisizdi. Umarım düzelir.
Tello: İyi mücadele etti, çok koştu. Yine güzel paslar atıp etkili ortalar yaptı. Kornerlerde topun başında hep o vardı. Ancak iki pozisyonda kendini gereksiz bir biçimde yere attı. Bu tecrübedeki bir oyuncunun bu tarz şeylerle uğraşmaması gerekir.
Sezer: İyi bir maç geçirdi. İlk yarıda güzel bir frikik kullandı, top auta çıktı. Bir de kritik gol kaçırdı. Burhan çıktıktan sonra sol kanada geçti, orada pek etkili olamadı. Ancak golde oyuna ne kadar konsantre olduğunu ve gerektiğinde fırsatçı da olabildiğini gösterdi. Süper Lig'de bu sezonki 4. golünü atıp Batuhan'ı yakaladı. Gördüğü sarı kart çok anlamsızdı ve cezalı duruma düştü.
Ümit: 3-4 tane net diyebileceğimiz pozisyon harcadı. Bir pozisyonda rövaşatayla çok güzel vurdu, ancak top defansa çarptı. Eğer o gol olsaydı, Eskişehir Atatürk Stadyumu'nun gördüğü en güzel gollerden biri olurdu kuşkusuz.
Bülent Ertuğrul: Kadro dışı kalır, sonradan oyuna girer. Ama Bülent Ertuğrul hep aynı Bülent Ertuğrul. Varlığı güven verir.
Batuhan: Defansı meşgul etmekten ve Sezer'in Konyasporlu oyuncuyla olan kavgasını ayırmaktan başka pek bir şey yapmadı. Şayet maç 1-1 bitmiş olsaydı Pele'nin ara pasıyla içine girdiği %100'lük pozisyonu nasıl harcadığı konuşulacaktı.
Serdar: Maça girdi, serbest vuruş kazandırdı, o serbest vuruş gol oldu. "Kısmet." diyelim.

Kısacası -2 derece havada saatlerce beklemeye sonuna kadar değdi. Oynanan futbol çok iyi değildi evet, ancak bütün saha içi ve dışı faktörleri göz önüne getirilirse bu şartlarda ancak bu kadar futbol oynanır. Ayrıca Ziya Doğan ve benzeri teknik direktörlerin takımlarına karşı bu şartlarda galibiyet almak başarı sayılabilir.

(Kar durduktan sonra çekilmiş bir fotoğraf, tüm destekçilere alkış...)




Pazar akşamı TT Arena'dayız. Ve ben kendi adıma ümitliyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder