14.2.11

Bursaspor Maçının Ardından

Sıcak mı soğuk mu belli olmayan bir pazar ikindisinde stadın yolunu tuttuk. Tek isteğimiz üç puandı...

Kadrolar açıklandı.Eskişehirspor'u tek farkla bilememiştim, o da Pele'nin oynamaması ve tek ön liberonun Alper Potuk olmasıydı. Bursaspor ise son haftaki maçlardan çok çok farklı bir kadroyla sahadaydı. Altidore ilk kez; Hüseyin, Ergic, Insua ise haftalar sonra ilk 11'deydi.

Maça hızlı başladık, art arda pozisyonlar yakaladık. Batuhan'ın az farkla kaçırdığı kafa topu, Sezer'in çataldan dönen frikiği, seken topta Tello'nun vurduğu kafa ve Ivankov'un topu harika çıkarması sadece birkaç örnek. Oyunun kontrolünü elimizde tutuyorduk. Ve böyle giderse her an öne geçebilirdik. Ancak Sezgin'in basit pas hatasında top ilk defa ayağına değen Ivan Ergic harika bir şutla topu kalemize gönderdi.

Bundan sonrası oldukça sıkıcıydı. Zira Bursaspor'un futbol oynamaya hiç niyeti yok gibiydi. Geriye yaslandılar, oyunu soğutmak için ellerinden geleni yaptılar. Hatta uzunca bir süre aut atışını bile Ömer Erdoğan kullandı, böylelikle vakit kazanmaya çalıştılar. Biz de delici hamleyi bir türlü yapamıyorduk. İlk yarı bitti. İkinci yarıda da aynı görüntü devam ediyordu. Tello'nun kafayla vurduğu top yine direkten döndü Derken 63. dakikada Bülent Uygun sazı eline aldı. 63. dakikada yorulan Tello'nun yerine Ümit Karan'ı, Ozan İpek tarafından defalarca geçilen Sezgin'in yerine de Serdar'ı aldı. Böylelikle Serdar bu sezon ikinci kez sağ bekte oynayacaktı.

Tam toparlandık derken Batuhan saçma sapan bir kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Her şeyin bittiğini düşünüyorduk, ancak bu sefer de bir penaltı kazandık ve durumu eşitledik. Bursaspor golden sonra futbol oynama niyeti göstermeye başladı. Fakat bir kişi fazla oynama avantajını fazla kullanamadılar ve Ozan İpek de kırmızı kart gördü. Maç bundan sonra tam bir heyecan fırtınasına dönüştü, top bir o kalede bir bu kaledeydi. Fakat iki takımın da kalecileri iyi performans gösterip takımlarına birer puan kazandırdılar.

Taraftarlar arasında fazla bir olay yaşanmadı, küfür dozunda kaldı. Bu da sevindirici bir gelişmeydi.

Oyunculara bakacak olursak:

Ivesa: Geçen seneki maç kazandıran performanslarından birini izledik. Özellikle son dakikalarda harika kurtarışlar yaptı. Hava toplarında da etkiliydi.

Sezgin: Çok kötüydü. Vederson (Keçeli) ve Ozan İpek'i durduramadı. Üstüne üstlük Ergic'e de harika bir asist yapınca taraftarı çileden çıkardı.

Volkan: Sezgin'in aksine kanadını ataklara kapadı. Zaman zaman stoperlerin kademesine de girdi. Hücuma katkı da yaptı. E daha ne olsun?

Diego: Bildiğimiz gibiydi. Oyunun her yönünde o vardı. Top çaldı, pas dağıttı, ara pası attı, adam geçerek hücuma çıktı, hatta bir ara pres bile yaparken gördük kendisini. Nazar değmesin.

Nadarevic: O da bildiğimiz gibiydi. Hata yapmadı. Yüreğini sahaya koyduğu her halinden belli oluyordu.

Alper Potuk: Maçın tartışmasız yıldızıydı. Tek ön libero olmasına rağmen 90 dakika dinç kaldı, üstelik çarşamba günü ümit milli maçta forma giymişti. Son dakikalarda Ümit Karan'a verdiği pas asiste dönüşseydi veya kendi vurduğu top kaleyi tutsaydı bugün her yerde o konuşulurdu.

Burhan Eşer: Kayıpları oynadı. Hatta bir arkadaşımız (iyi Eskişehirsporludur) 50. dakikada "Burhan kimin yerine girdi ki?" diye sordu ister istemez.

Erkan Zengin: Çok iyi top taşıyor, çok iyi çalım atıyor. Bunlara eyvallah. Ancak artık kafasını kaldırıp pas ve şut da atması lazım. Topu eziyor. Herkesi çalımlayarak gol atamazsınız.


Sezer Öztürk: O varken Eskişehirspor daha farklı. Geri gelip top alması, iyi pas dağıtması, her zaman kaleyi düşünebilmesi güzeldi. Uzak mesafeden vurduğu ve çataldan dönen frikiği muazzamdı. Penaltı vuruşunda da Ümit Karan dahil bütün oyuncuların topu ona bırakması ve onun da kendinden emin bir şekilde topun başına gelmesi bu takımın liderinin kim olduğunu açıkça gösterdi.

Tello: İyi niyetliydi, ancak fazla etkili değildi. Daha iyi bir Tello bekliyoruz.

Batuhan Karadeniz: Kendisini savunan son insanları da kaybettiğini düşünüyorum. Hadi gol atamadı, hadi beceriksizliğine denk geldi, e hadi hırçın-inatçı da. Kırmızı kart görmek neyin nesi? Böyle bir maçta, mağlupken üstelik. Kendini affettirmesi için cezası biter bitmez gollerle geri dönmesi gerekiyor, yoksa sezon sonunda burada kalabileceğini sanmıyorum.


Serdar: Maçı değiştiren adam oldu. Girdiği ilk dakikada yardımcı hakemi devirdi, sonra Ozan İpek'e ilk sarı kartını göstertti, penaltı kazandı. Hakikaten buldozer.

Ümit Karan: Nou Camp'ta, Anfield Road'da goller atan bir adamın böyle goller kaçırması insanı deli ediyor. Üstelik rakip savunmayı hiç tehdit etmiyor. Sadece gereksiz koşuları var. Hepsi bu.

Doğa: Sahada fazla kalmadı, bir yorum yapmak yanlış olur.

5 yorum:

  1. Yazı çok güzel olmuş. Yazanın ellerine sağlık. Ama katılmadığım tek bir nokta var ki o da Batuhan. Batuhan için yazılan yerleri okurken "evet çok haklı kendine son inananları da kaybetti" dedim. Ama katılmadığım nokta şu: Kendini affettirmesi için goller atması gerekiyor. İşte bu olamaz. Takıma yarardan çok zarar sağlan bir profil halini aldı Batuhan. Takım için resmen pimi çekilmiş bir bomba gibi. Bizi bu zamana kadar yaktı. Bülent Hoca elinden geleni yaptı ama olmadı. Bence Batuhan kendini affettirmek istiyorsa önce hocasının sözünü dinlesin. Ve bir süre maçlara da çıkmasın. Zaten o 26 numarayı da hiç hak etmemişti.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekçi olalım. Batuhan'ın şu an bu kadar tepki çekmesinin gerçek sebebi gol atamıyor olması. Maç başına 1 veya daha fazla gol ortamalasına sahip olsa tepki gösterenlerin büyük bölümü susar ve durumun tadını çıkarır. Kaldı ki, Batuhan'ın alternatifi yok şu an takımda. Adem Sarı'yı gönderdiklerinde az çok belli ettiler zaten Ümit&Batuhan sıkıntısı yaşatacaklarını, şimdi de adım adım yaşıyoruz bunu.

    YanıtlaSil
  3. yorum için teşekkürler Uğur. ama bizim taraftarımız biraz ayran gönüllüdür, çabuk affeder. :)

    YanıtlaSil
  4. Geçen sene Ümit Karan için çıldırıyordum resmen. Evet Ümit Galatasaray'da oynayan Ümit değil belki ama en azından kartı görmüyor ya da takımını bu kadar zor durumda bırakmıyor. Geçen sene isyan ettiğim Ümit'in bu sene Batuhan'ın yerine 90 dakika sahada olması için resmen dua eder oldum. Golcüsündür ama atamıyorsundur, sorun değil. Ama atamıyorsan en azından takımını yalnız bırakkma...

    YanıtlaSil
  5. Benim bahsettiğim şey aslında bambaşkaydı. Biraz komplo teorisi gibi görünse de, düşününce hiç de mantıksız değil. Adem Sarı'nın gidişinde Ümit Karan-Bülent Uygun kankalığının direk alakası olduğunu düşünüyorum. Ümit Karan'ın tepki çekmeden süre bulabilmesinin yolu alternatifsiz bırakılmaktan geçiyordu çünkü. Yoksa gol atıp atamaması normal şartlarda, yani Adem gönderilmeseydi önemli bir sorun teşkil etmezdi, çünkü muhtaç kalmazdık...

    YanıtlaSil