3.12.12

Çocuklar inanın...

Korkuyorum sanırım. Sonucuna umutla baktığım her şey gibi bunun da tatsız biteceğinden korkuyorum. Ama yapamıyorum. Yine inanıyorum, yine umutlanıyorum, yine bekliyorum. Çocuksu bir hevesle yeni alınmış defterin ilk sayfasına bakar gibi umutla bakıyorum puan tablosuna her sezon başında. "Olacak!" diyorum, "bu defa olacak." Olmaması için sayısız neden zihnimde dolanırken aradan tiz bir ses "neden olmasın?" diyor ve ben sadece onu duyuyorum. Susturamıyorum o çocuğu. "Bak" diyor, "sadece biraz şanssızdık öncekilerde. Bu defa olmaması için neden yok aslında". Yine tüm saflığım ve inatçı yanımla sarılıyorum çocuğun söylediklerine.

Sus be çocuk, üzüleceksin yine. Sus...

Aslında susturmak istemiyorum o çocuğu. İnançla beklesin istiyorum tadını bilmediği o lezzeti. Eğer bir gün olursa "ben demiştim" diye gözleri dolu dolu baksın istiyorum etrafa. Kimsenin umursamadığı , dikkate almadığı o çocuk haklı çıksın istiyorum. Hayatında bir defa olsun nasıl bir his olduğunu bilmeden mırıldandığı o kelimelerin gerçekliğini doyasıya yaşasın istiyorum: "Şampiyonuz!" diye bağırsın. Sesi, kendi bile duyamayacağı kadar kısılsın. Ağlasın, şaşırsın, sevinsin ve boşluğa düşsün. Ne yapacağını bilemesin.

Hayatında ilk defa sabahlasın o çocuk. Uyumayı aklına getirmediği gibi ailesi de odasına, uykuya yollamasın. Sokağa çıksınlar; bir elinde annesi, diğer elinde babası olsun. Sonra "bayrak" desin, "bayrağı ver anne, babamın omuzlarına çıkıp sallamak istiyorum".  Aslında omuz için yaşı biraz geçkin olmasına rağmen babasının gönlü razı olamadığı için şehrin heyecanlı hareketlenmesini bir çocuğun ulaşabileceği en yüksek mutluluk noktasından izlesin: Babasının omuzlarından!

Olacak be çocuk. Sen yeter ki o tiz sesinle konuşmaya devam et,  yeter ki susma.

Henüz yaşın çok ufak. Büyüyecek ve göreceksin bak, bir gün mutlaka haklı çıkacaksın. O gün geldiğinde henüz kendi içindeki çocuğa sarılamadan oğlunu kucaklayıp sokaklara atacaksın kendini. Omuzlarına çıkmak isteyecek elini tutup seni çekiştiren oğlun, annesinden bayrağı kaparak. Kırmayacaksın. Yorulmadan saatlerce dolaşacaksınız adım adım, sokak sokak. O, şehri senin omuzlarından izlerken sen ona bakacaksın ve içindeki çocuğa sesleneceksin tok bir sesle: "Demek böyle bir duyguymuş."



Şampiyonluk çok uzak değil,
Yeter ki sen yürekten oyna Eskişehir...