15.5.11

Doğa Kaya Gerçeği




Son zamanlarda Lig Tv maç sonunda istatistikleri verirken hangi futbolcunun kaç km koştuğuna bakıyorum özellikle. Çok şey anlatır çünkü. Tamam, pozisyonu gereği kısmen az koşması gerekenler olur elbette, ancak yine de istisnalar dışında tüm oyuncuların özverisini yansıtır bu tablo. Hırs, azim, istek gibi klişeleşmiş kelimelerin rakamsal yansımasıdır bir nevi.

Televizyondan izlediğim maçlarda rakamsal olarak teyit ettiğim, tribünden takip ettiğimde ise bizzat izleyip takdir ettiğim bir Doğa Kaya gerçeği var. Dinamik yapısı sayesinde sürekli oyunun içinde kalmaya gayret eden, forvetle birlikte hücuma çıkıp, hemen devamında defansla birlikte savunma yapan, en azından yeltenen, mücadele eden biri.


Herkes, iki sezon önceki Beşiktaş maçında Yusuf'tan aynı hücumda arka arkaya yediği çalımlarla dalga geçerken ben her yediği çalımdan sonra tekrar saldıran Doğa'yla gurur duydum.

"Bu ligin oyuncusu değil, kapasitesi yetersiz" diyenlere inat attığı tam saha deparları hayranlıkla izledim. Yaptığı hataların ardından kahretmek yerine, düştüğü saniye ayağa fırlayıp mücadelesine devam eden, bir nevi hacıyatmaz gibi direnen Doğa'ya saygı duydum.

Unutmak istediğimiz, ama her sezonunu, her maçını tek tek yaşadığımız için asla aklımızdan çıkaramadığımız, bitmesi için gün sayarken zamanın ağır aktığı o yıpratıcı yılların son demlerinden bugüne kadroda ite kaka, inatla yerini koruyan, sessizce formayı terleten ve bununla reklam yapmak yerine işini yapan Doğa'yı bizden hissettim.

Ankaraspor deplasmanında sakatlığı nedeniyle kadroda kendine yer bulamayınca "takım elbiseli abiler"in peşinden deri koltuklara gitmek yerine deplasman tribününe herhangi bir taraftar gibi bilet alıp sıraya geçerek girmeyi tercih eden, kapıda çantası aranırken "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye diklenmek yerine sessizce bekleyen ve ayakta maçı izleyen Doğa'ya hayranlık duydum.

Çok değil üç yıl önce, adı sanı belli olmayan dipsiz kuyunun sonundaki duvarı yıkan ve bize ışığı gösteren golü atan Doğa'yla aynı anda sesim kısıldı, yalnızca bir kaç metre ötesindeki tribünde!


Yıpranmış, yorulmuş ve kanını tazeleme ihtiyacı duymuş. Hal böyle olunca, Antalyaspor'dan gelen -samimi olduğuna inandığı- teklifi de kabul etmiş. Biraz üzüldüm, biraz mutlu oldum. Üzüldüm, zira genişleyen ve derinleşen kadroda hak ettiği saygınlığı, itibarı görememeye başlamıştı ve gitti. Mutlu oldum, çünkü ayrılırken transfer olan profesyonel bir futbolcu gibi değil de, okul değiştiren bir öğrenci gibi samimi veda etti takıma, taraftara, şehre...

Bugün ayrıldığı Eskişehir'e yarın başka formayla geldiğinde, tribünden adını haykırıp alkışlamak naçizane bir teşekkür, mütevazı bir vefa olacak. O güne dek, kendine dikkat et Doğa Kaya.





3 yorum:

  1. yazıya katılmıyorum sanki...

    evet doğa bahsedilen açılardan iyidir, bahsedilmeyen açıları bırakalım futbolcu milletinin genel kültür seviysini hayli hayli aşmış bir adamdır ancak birde genelin futbol zekası dediği şey var. onda doğadan yok mesela. 1 oyuncu 4 senede bu kadar yavaşmı ilerler. çok koşuyor eyvallah ama sadece koşuyor.

    bu kadar koşmasına rağmen kaç tane top kapmış diye bakıyorsun ovvvv mini eteğin altı ortaya çıkıyor.

    sorun sadece doğa gibi yürekli adamlar giderken yerine kimlerin geleceğini bilmememiz. ya hepsi tello gibi umursamaz olursa. o gün doğa yıldız olur gene işte, alper yeşili aradı bu takım bank asyadaki ilk yılında mesela o misal.

    doğa antalyaya gitsin orası ona uygun, değişime ihtiyacı var o yengeç koşuları ve ileri çıkartamadığı topları orda atsın biz gene bir bilinmeze...

    YanıtlaSil
  2. eyvallah kardeşim...hislerimizi yazmışsın...

    YanıtlaSil
  3. uzun uzun yazan güzel arkadaşım,

    elbette koşmak tek başına hiç bir anlam ifade etmez, fakat azimle, istekle mücadele eden bir futbolcunun, daha geniş bakarsak sporcunun, durmak bilmeden oyun içinde kalma adına koşması takdir gerektirir. ama konu o değil aslında.

    keşke bahsettiğim koşu olayının sadece yazıdaki ana düşünceye giriş için verilmiş ufak bir detay olduğunu görebilseydin..

    kaldı ki, ben performans anlamında başarısından ziyade taraftar gözüyle sahada görmek istediğim mantaliteyi yansıtmaya çalıştım...

    YanıtlaSil