Yazmamalıyım... Uzun zamandır kişisel yoğunluktan dolayı yazamıyordum, şimdi de yazmamalıyım. Okulda final haftası sürerken, havalar ısınmış, sokak beni çağırırken ne işim var bilgisayar başında? Bu satırları niye yazıyorum? Yazmamalıyım...
Ama tutamam kendimi, hayatımın gün geçtikçe daha büyük bölümünü ele geçiren, yaş ilerledikçe azalması beklenirken artan sevgimin karşılığı Eskişehirspor bu günleri yaşarken susmak ne bana yakışır, ne de benim gibi düşünenlere!
Bahsi geçen yoğunluk sürecinde bir çok şehir gezdim, bir çok insan tanıdım. Hani bir söz var : "Eğer Eskişehirliyseniz, sizi tanıyan herkes bunu bilir." Ben de gittiğim her yerde 5 dakika geçmeden rengimi belli ettim. Dolayısıyla, özellikle uzak şehirlerde ilginç karşılanan bir taraftar profiline sahip olmanın avantajını kullandım; insanların tuttuğum takıma bakış açısını gözlemledim, sorguladım...
Şaşırdım, 1000 km uzaktaki Malatya'da da, 240 km uzaktaki Ankara'da da Eskişehirspor dediğimde bana bizi anlattılar, taraftarın nasıl da her koşulda dik duruşa sahip olduğunu, başarıdan ziyade başarısızlıkta ön plana çıkarak armanın asaletini koruduğundan bahsettiler bana...
Gururlandım elbette, ama madalyonun diğer yüzünü görene kadar... Taraftarı yere göğe sığdıramayan aynı kişiler, serzenişte bulundu bana : "Bu kadar bilinçli ve fanatik bir taraftar nasıl oluyor da izin veriyor üzerinden oyunlar oynanmasına?"
Utandım... Haklıydılar çünkü. Dilim döndüğünce Eskişehirspor'un siyasetten aslında uzak olduğunu, medyanın şişirmesi olduğunu anlatmaya çabaladım ama tokat gibi bir cevap aldım: "Güzel söylüyorsun da, niye protesto etmiyorsunuz bu durumu o zaman?" Lafı geçiştirdim ne zaman bu soruyu duysam... Verecek sağlam altyapılı bir cevabım yoktu çünkü.
Ancak, yıllar içinde sinsice bir sindirme politikası içinde birer birer absürd insanlar girdi yönetime... Başka takım tutanlar, profesyonel yönetim anlayışından uzak olduğu halde reklam peşinde koşanlar, Eskişehirspor'un kuruluşundan bugüne gelen taraftar ruhunu hiçe sayanlar...
Başlarda hep tepki gösterdik, olmaz dedik gelemezler dedik. Ancak bunları hep taraftar forumu üzerinden söyledik, facebook üzerinden söyledik. Bu siteler aslında doğru kullanıldığında kitleleri harekete geçirmek için birebir, ama o bilgisayar başından kalkıp sokağa dökecek ilk ateşi yakamıyoruz bir türlü.
Zaman içinde sindirilişimizin neticesini bugün itibariyle almış bulunmaktayız. Olağan Genel Kurul vardı bugün Eskişehirspor'da. Aniden beliren 200 yeni üye sayesinde tek aday olarak seçime giren Halil Ünal ve ekibi beklendiği üzere aldı tekrar yönetimi. Bu kez, yeni isimler de var absürd listeye dahil edilecek türden. En absürd olanı da Yavuz Bingöl! Evet, hani şu türkücü olan...
Her şey bir yana, gerçek bir taraftar, kulübüne zarar vermekten çekinmelidir, yönetmek her yiğidin harcı değildir, hele ki beklentilerin yüksek olduğu bir kulübü... Bugün bu görevi kabul eden tüm yeni üyeler bunu bilerek bakmalıdır yarına. Zor günler bekliyor bizi, demedi demeyin!
Susuyorum... Bundan sonrasında sadece izlemeyi uygun görüyorum. Madem ki, gerçek bir tepki gösteremiyoruz, madem ki protestolar yerine ulaşmıyor. Ben de susuyorum ve gözlemliyorum sadece... Bakalım, bu satırlardan dolayı pişmanlık mı hissedeceğim yoksa haklı mı çıkacağım...
Dost gerçekten ağzına sağlık. Sevgine, aşkına çok güzel sahip çıkmışsın. İnşallah bu o dediğin ilk ateş olur. İnşallah herkez üzerine düşen görevin bilincine varır.
YanıtlaSilumut fakirin ekmeği.. ama sanmıyorum bir ateş olsun.. olacak olsaydı şimdiye kadar olurdu :(
YanıtlaSiltam yeri tam zamanı hacım.ancak inanıyorum ki yavuz bingöl e de gereken tepki verilecektir.bunu yapacak insanlarında kim olduğunu söylememe gerek yok adı lazım değil baş harfi...
YanıtlaSil