Ne güzel söylemiş Yahya Kemal: "Ankara'nın en güzel yanı, İstanbul'a dönüşü." Biz (Eskişehirliler) bunu biraz değiştirdik. Bize göre Ankara'nın en güzel yanı Eskişehir'e dönüşüdür..
Sezonun 2. yarısının ilk maçını Ankara'da Gençlerbirliği ile oynayacağız. Bu maçın önemi büyük. Süper lige son çıkışımızdan bu yana Ankara'da galibiyetimiz yok. Bu yüzden Ankara'nın en güzel yanı bir "deplasman" galibiyeti olacak bizler için.
Ben bu sonucu olası görüyorum. Bir bakalım takımlara. Eskişehirspor sezon başından bu yana ciddi bir gelişim gösterdi. Devre arası transfer dönemini oyuncu almadan kapattık. Ancak, izleyenler kamp döneminin çok verimli geçtiğini söylüyor.
Özellikle Pele gibi kaliteli bir futbolcunun takıma yeniden kazandırılması, kamptan gelen en güzel haber. Bunun yanında Tello-Sezer arasındaki uyum da gözlerden kaçmıyor.
Bülent Uygun iki sistemli takım yaptı Eskişehirspor' u. Bu ikili sistem; 90 dakikanın belirli bölümlerinde baskılı, belirli bölümlerinde top rakipteyken geriye yaslanan bir oyun anlayışı üzerine kurulu. Evimizde oynadığımız maçlarda baskılı oynadığımız süre fazlayken, deplasmanlarda %40 a % 60 gibi bir oranla ağırlıklı olarak geriye yaslanıyoruz.
Gençlerbirliği maçında yer yer defansif yer yer ofansif bir Eskişehirspor izleyeceğiz. Defansif oynadığımız süre normal şartlarda daha uzun olacak gibi gözükse de maçın gidişatı ve rakibin oyun anlayışına göre bu süre değişkenlik gösterebilir.
Safet ve Bülent Ertuğrul kart cezalısı oldukları için oynamayacaklar. Onlar dışında eksiğimiz yok. Defans dörtlüsü [Sezgin(Koray) - Sadıgov - Diego - Volkan] şeklinde olacak. Orta sahada form tutmuş genç Alper ve Pele ikilisini görebiliriz. Pele ilk yarıda ön libero mevkisinde pek güven vermese de, Werder Bremen ile yapılan hazırlık maçında oynadığı 60 dakika boyunca o mevkiyi tek başına idare etti ve hazır olduğunu hissettirdi. Kanatlarda büyük ihtimalle, inanılmaz bir form durumuna sahip olan Burhan-Erkan ikilisi görev alacak. Geriye kalan 2 forveti de Sezer-Batuhan, Batuhan-Ümit, Tello-Batuhan kombinasyonları şeklinde görebiliriz.
Kadro derinliğimizi göz önüne alırsak, önliberoyu teke düşürüp, Sezer veya Tello'yu orta sahaya monte edebilir Bülent Uygun. Ancak bunlar daha çok teknik heyetin işi olduğu için biz tahminde ve maç öncesi önbilgide bulunmuş olalım.
Gençlerbirliği takımı ise ilk yarının vasat takımlarından açıkçası. Mustafa Pektemek' in sakatlığı onları beklenenden fazla etkiledi. Ermin Zec de sakatlanınca forvet hattında sekteye uğradılar. Billy Mehmet ve Smeltz gol yükünü çekemedi. Hurşut Meriç, Soner Aydoğdu ve Oktay Delibalta
ilk yarı itibariyle göze çarpan isimler olsa da takım genelinde bir bütünlük sağlanamadığı için, ligin ilk yarısını 14. bitirdiler. Ancak Gençlerbirliği'nin asıl sorunu defansta ve önlibero mevkiinde. Defansa Manisaspor' dan Burak Özsaraç'ı ortasahaya da Randoll Azofiefa (Gent) takviyeleri yapıldı. Bunun yanında Emre Aygün (Eskişehirspor),Erdal Kılıçarslan (Konyaspor), Yasin Öztekin (Borussia Dortmund) ara transferde kadroya katılan isimler oldu.
Yukarıdaki isimlere bakarsak, direkt ilk 11 düşünülen 2-3 futbolcu transfer edilmiş diyebiliriz.
Bu da Gençlerbirliği'nde bir uyum sorununa neden olabilir. Zaten takım olmak konusunda sıkıntı yaşamış bir ekip oldukları için yeni transferleri monte etmek zaman alacaktır. Bu da galibiyeti isteyen Eskişehirspor için bir kırılma noktası olabilir. Bütün bunları 22 Ocak Cumartesi saat 17.00 itibariyle göreceğiz.
Gerek şehirler arasındaki kısa mesafe, gerekse deplasman tribününün buna müsait oluşu sayesinde Eskişehirspor taraftarı yıllarca, binlerce kişiyle gitti Ankara'ya.
Taraftar yine 19 Mayıs Stadyumu’nun kale arkasını komple dolduracaktır. Artık şeytanın bacağını kırmak, deplasmanlardan 3 puanla dönmek istiyoruz. Gençlerbirliği maçı bunun için mükemmel bir fırsat, artık kader çizgimizi değiştirme vakti.
Dönüş yolunda, aklımızda "Ankara'nın en güzel yanının Eskişehir'e 3 puanla dönmek" olduğunu konuşabilmek dileğiyle...
ankara'nın ne güzel yanı, behzat ç'dir :)
YanıtlaSilHakanım, eline yüreğine sağlık.
YanıtlaSil